Kimilerinin sosyal paylaşım sayfalarında bile ‘adam dahi’ diye önümüze koyduğu, BENİM ise, pek çok kez, “Eleştirdiklerinden –ESASTA- farkı yok” diye hep vurguladığım Hürriyet Gazetesi  ‘YAZAN’larından -‘Yazar’ tanımını ‘BİLGİLENDİREN kişi’ olarak kullandığım için ‘Yazar’ olarak görmediğim– Yılmaz Özdil, hani geleneğimizde olduğu gibi, “Vali olursun ama adam olamazsın” örneğindeki gibi, “dahi adam” olmadığını da göstermiş bulunuyor…

*

Özdil, son köşe yazısında, “Hürriyet/Trabzonspor düşmanlığına!!” teslim olmadı, “ESAS”ta “bozuk (doğru olmayan)” olduğunu gösterdi…

Fenerbahçe’yi, bulaş(tırıl)an şike iddialarından sıyırmak için, ABD’nin, APO’yu “paketleyip vermesi” gibi, “yine paketleyip” dünyaya sunduğu “Wikileaks saldırısı” üzerinden, Trabzon/spor’u “ateşe” atıyor…

Ama önce şu…

*

Yılmaz Özdil, sözettiğim; “Hakan Şükür’den mebus oluyorsa… Emenike’den turizm bakanı olur” başlıklı 21.07.2011 tarihli köşe yazısında; “Şükrü Saracoğlu.Başbakan. Aynı zamanda. Fenerbahçe Başkanı. Sene 1942…Oğlu ve kayınbiraderi maça gitmek istiyor. Baba ters adam… “Peki” diyor, makam aracına binip, stada geliyorlar. Oğlu ve kayınbiraderinin havaları binbeşyüz…şeref tribününe kurulup, en faça yerden seyredecekler. Tam o sırada, başbakan şoföre sesleniyor, “şurda dur” diyor. Duruyorlar… Başbakan cüzdanını çıkarıyor, kayınbiraderine para uzatıyor, “gişe orda, gidin biletinizi alın!” Başbakan. Fenerbahçe Başkanı. “Avanta yok” diyor. Evladına bile! Şimdi. Şükrü Saraçoğlu Stadı’nda en faça yerden maç seyretmek için, avanta bilet isteyen savcı, hakim ve emniyet müdürünün durumunu, hangi adalet sistemi sorgulayacak?..Şükrü Saraçoğlu’nun kirada vefat eden ilk ve tek başbakan olduğunun altını çizmek isterim…Alt yapısından yetiştiği kendi takımı CHP’de forma giyeceğine, gidip AKP’de forma giyen “sol açık” Ertuğrul Günay, bir nevi Emenike değil midir?” diyordu..  

*

Okuduğunuz gibi de, Saraçoğlu’nu övmesi yanında, Fenerbahçe ile ilgili ŞİKE İDDİALARINDA görev yapan savcıları, hakimleri ve emniyet müdürlerini, sanki yolsuzluk yapmışlar gibi ‘tu-ka’ gösteriyor. Üstüne üstlük, Hakan Şükür’ü ve Ertuğrul Günay’ı da küçültüyor, aşağılıyor…

Özdil’in, oy vererek seçilmesine katkı koyduğu vekiller, sanki Hakan Şükür’den çok “bilgili” da ülke için faydalı olacak ya da AKP’de olan Ertuğrul Günay, “CHP’de olsa” çok daha bilgili bir Ertuğrul Günay mı olacak.. Ne dediğini bilmeden yazıyor, konuşuyor. Solculuğun(un) da “Amerikancılık” olduğunu, CHP ile AKP arasında “Esasta/Batılı Beyaz Adam’a hizmet” konusunda -aralarında- fark olmadığını da bilmiyor. BİLGİ KAZANMAK için değil, ABD (Anglosakson-Judea ortaklığı) çıkarlarına katkı için o da, “ABD’lileştiğimiz (Amerikanlaştığımız) 1940 yıllarda oluşturulan “ilahiyat-tarikat eksenli” yapı ile, “harbiye-CHP eksenli” yapı arasında süregelen “Çatışma Kültürüne” odun attıkça atıyor.. Kendileri “darbeci” taraftan oluyorlar ya, durumdan vazife çıkartmış, “Fenerbahçe’yi koruyacak ve kollayacak”, bunu, konuşulması gereken şekilde değil, “sahte olaylar ve kahramanlar” üzerinden yapıyor…

*

8bf0kt Mesela, –benim bilimdışılık dediğim– Türkçülük gibi  görüşlere karşı olan Özdil, sözettiğim aynı yazısında, Fenerbahçe Başkanı ve 1942-1946 yılları arasında Başbakan, ama, Cumhuriyet tarihi boyunca önemli ‘görevler’ alan Şükrü Saraçoğlu’nu övmekle bitiremiyor; maç biletini bile “para verip alıyor” diyor ama; aynı Şükrü Saraçoğlu için, Aytunç Altındal’ın; “1942’de başbakan olan Saracoğlu, ABD ajanıydı. Kod adı Harem’di…” şeklindeki –takvim Gazetesi’nden Arda Uskan’a yaptığı, 14.02.2011 tarihli açıklamalarını görmüyordu. Altındal’ın; Galatasaray’ı Masonlar, Fenerbahçe’yi ise Rum kopiller kurdu, açıklamalarına ise girmiyorum…

Savcılara, hakimlere, emniyet müdürlerine de maçlar için –ŞİKE YAPMAK İÇİN DEĞİL- “bedava bilet”; evet, “veriliyor” ama, ben henüz daha, “Futbol-Şike” olaylarında adı geçen yetkililer için de, “ABD ajanı iddiası duymadım..

Sahi hangisi “daha avanta” Özdil..

Bilet mi, ajanlık (iddiası) mı..

Ya da…

Yılmaz Özdil ne kadar ciddiye alınabilir!… 

*

Mesela, –benim, bilimdışılık dediğim– “Türkçülük” gibi görüşlere, kendisi de karşı olan Özdil, “Fener atası” Şükrü Saraçoğlu’nun, 5 Ağustos 1942’de hükümet programını okurken; “Biz Türk’üz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar bir vicdan ve kültür meselesidir. Biz azalan veya azaltan Türkçü değil, çoğalan ve çoğaltan Türkçüyüz. Ve her vakit bu istikamette çalışacağız.( TBMM, Zabit Cerideleri, Devre 6, Cilt 27, s.24-25.)” şeklindeki açıklamalarını eleştirdiğini görmedim, okumadım..

Konu “durumdan vazife çıkaranlara” geldiğinde, tüm kelimelerini ‘KAŞINAN GÖBEĞİNE’ sokuyor!…

*

Ben şahsen Yılmaz Özdil’i de, “BİLMEDİĞİNİ BİLMEYENLERDEN” olduğu için ciddiye almam, almıyorum…

Bir iki tane güzel yazısı yok mudur..

Vardır elbette…

Fakat bana biri sorsa, “bilgilenmesi için” Yılmaz Özdil’i tavsiye etmem…

Dahası..

Yılmaz Özdil’e, “bilgilenmesi için” beni okumasını “tavsiye” diyorum…

*

Beni bilen bilir…

Benim derdim ne sıklıkla eleştirdiğim AKP ne de Demokrat Parti vb.. değil.. Zaten de siyasetle işim olmaz..

Tamam, Osmanlı’nın üç padişahına; fethedene, şehzadelik yapana ve Kanuni olana ‘taht şehri’ olmuş Trabzon’umuzdan sesleniyorum, Trabzonsporlu’yum ama, “Gerçek Milli/Takım’lı biriyim..

“Gerçek Milli” olduğum için de, “ABD dış politikası” olarak tanımladığım demokrasiye ‘toz konduruyor’, soruyorum: İsmet İnönü’lü, haliyle Şükrü Saraçoğlu’lu, “Amerikanlaştığımız” dönemin “emriyle” çok partili hayata geçerken, her seçmenin hangi partiye oy verdiği herkes tarafından görülebilecek, fakat oy sayımı gizli yapılacak olan 1946 seçimleri sonucunda “kazanılan avanta/bilet” yokmuydu!..

“gişe orda, gidin biletinizi alın!” haa..  

Onlarca yıldır “Bilet” mi bıraktınız ortalıkta…

Amerikan tasarımcılığı, “biletlerimizi”, ülkenin “baskın laikperset modeli” uygulayıcılarından alıp, “ilahiyat-tarikat eksenli” yapıya dağıtmış, artık “biletler” orada, sızlanmaya hakkınız var mı!..

Ama bizim var…

Yazı konum bugün bu değil, “kaçırılan biletler bizim oluyor”

*

Özdil’in, Trabzonspor’u ‘ateşe’ atması meselesine gelince..

AKP’nin Belediye seçimini kazanmak için Trabzonspor’a örtülü ödenekten para gönderdiği” iddia ediliyor diyerek, “zihni kirliliğini” Trabzon/Spor üzerine göndermek istemesi oluyor..

*

İşte Yılmaz Özdil’in, Hakan Şükür’den mebus oluyorsa… Emenike’den turizm bakanı olur” başlıklı 21.07.2011 tarihli Hürriyet’te yayınlanan yazısının son bölümü:

“Muz cumhuriyetinin adaletine yardımcı olmak maksadıyla, muz orta yapalım, bitirelim…
WikiLeaks belgelerinde, ABD Ankara Büyükelçiliği’nin Washington’a gönderdiği rapor var. Telekulağa, gizli kameraya filan gerek yok, şakır şakır yayınlandı… “AKP’nin belediye seçimini kazanmak için, Trabzonspor’a örtülü ödenekten para gönderdiği” iddia ediliyordu.
Herkes gözaltında.
Herkes sorgulanıyor.
Bu iddiayla ilgili 
n’aapılıyor?

*

Konuşulması gereken “ŞİKE (Şükrü Saraçoğlu/Fenerbahçe) İLİŞKİLERİ” ama, “ucuz kahramanımız” Özdil; şampiyonluğu elinden çalınmış Trabzon/spor’a saldırılması için, ‘yeni alan’ açıyor…

Hakaret için değil, tespit için…

Yuffff..

Ne mükemmel çağrıdır o…

Akletmeyecek misiniz?” diyen…

*

İmdi..

Muz cumhuriyetinin adaletine yardımcı olmak maksadıyla, muz orta yapalım, bitirelim” diyen Yılmaz Özdil’e karşın Ben ise, şöyle diyor; dsnl3o

Türkiye Cumhuriyetinin BİLGİ DÜNYASINA yardımcı olmak maksadıyla, muz ortamı yapıyor, bitiriyorum

İspiyoncu Yılmaz Özdil; Eski bir Başkent ruhu taşıyan Trabzon’umuzun, “yükünü sırtında taşıyan” Fenerbahçeli AGA KAZIM bile senden daha iyi “düşünür”dü…

Ahmet MUSAOĞLU