“…Elbette ALLAH, doğruları ortaya çıkaracak, Yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır.”  Ankebut,29/3

ÜLKEMDEKİ PROFESÖRLERİN diploma sahibi oldukları, ama “BİLİMADAMI OLaMADIKLARI” DÜŞÜNCEM BİLİNEBİLİYOR… Prof. Olup da “BİLMEDİĞİNİ BİLMEYENLER’DEN”, ŞEHRİMDEN çemkiren BİRİNİN DE “İŞKEMBEDEN” SALLAMALARI ARASINDA, “NEBE-33” AYETİNE göndermeler de VAR…. BENZER cahiliyeti DE BİLGİLENDİRMEMDİR…

İŞTE “istismar” EDİLEN “NEBE,78/33” Ayeti ile öncesi ve sonrası ayetler:

“Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için büyük başarı ve mutluluk vardır. Onlara bahçeler, üzüm bağları, (Nebe,78/31-32)

“TURUNÇ-TOMURCUK GÖĞÜSLÜ GENÇ-AYNI YAŞTA DİLBERLER…” (Nebe,78/33)

“…dolu dolu kadehler var.”(Nebe,78/31-34)

…..

Sözkonusu bu ayetlere yapılan “Mervece” yorumlamada; Nebe,78/33. ayeti ÖNCESİ ayet olan NEBE-31,32’de sözedilen BAHÇELER’in; “ÜZÜM asmaları BAHÇELERİ” olduğu;  sözedilenlerin, CENNET’de yaşanılacak hadiseler olduğunun da anlaşıldığı ifade edilliyor. Nebe, 78/-33. ayetine baktığımızda ise: “Ve kevâıbe etrâbâ(etrâben)” ifadelerinin meali için; “Tomurcuk Göğüslü/Turunç Göğüslü genç yaşıt dilberler-kızlar-huriler”  anlatımı karşımıza çıkabiliyor ama; Nebe,78-33’teki “KEVÂİB” kelimesinin, bir önceki ayet olan Nebe-32’de bildirilen “Üzüm-Asma Bahçeleri” ile ilgili olabileceği ileri sürülerek, “Çoğul” olduğu için, KEVÂİB kelimesi, “ÜZÜM DANELERİ” demek oluyor da deniliyor. “Tekil” hâli olan “KA’BE” ise “DANE” demektir; “Ka’betü e’nab”, ÜZÜM DANESİ; çoğulu “VÂİB” ise “ÜZÜM DANELERİ” olabiliyor; “KA’BE” kelimesinin başka bir çoğulu olan “UNKÛD”’un ise “SALKIM” demek olduğu, bu bakış açısıyla Nebe,78/33’te geçen “AYNI YAŞTA KIZ” ya da “HURİ” anlamına gelen bir şey OLMADIĞI; “YAŞIT” diye algılanan “ATRABAN”ın, “Sıfat” olduğu; “KIZ” değil, ayette bulunan “KEVÂİB”i tanımladığı, bu durumda “Nebe, 78/ 31,32,33 ayetlerinden anlaşılması gerekenin aşağıda belirtilenler olduğu ifade ediliyor:

NEBE-31:Bahçelerde asmalar var,

NEBE-32,33, 34: asmalardan devşirilen dane dane üzümler ki her biri ötekine denktir ve üzümlerden yapılıp dolu dolu kadehlerde sunulan içecekler.

…..

Sözkonusu AYETLERİ bu ŞEKİLDEKİ yorumlama, kimilerinin yüreğine ‘su seriyor’ gibi olsa da “BENDENİZ”, Kur’an araştırmalarımda ZAHİRİ’NDEN çalışmanın “doğru yorumlama şekli” olduğunu ileri sürdüğüm için; Nebe,78/33 ayetinde geçen; “Ve kevâıbe etrâbâ(etrâben).” ifadelerinin meali için; “Tomurcuk Göğüslü” veya “Turunç Göğüslü genç yaşıt/aynı yaşıt dilberler-kızlar-huriler” anlamını “kabul edip” ayeti yorumlayacağım. Bu “Ön kabulü” yaptıktan sonra “ilgi ayet/ler/in” meallerini şu şekilde alıyorum:

Nebe,78/ 31: Bahçeler, bağlar,

Nebe,78/ 33: GÖĞÜSLERİ TOMURCUK gibi KABARMIŞ YAŞIT KIZLAR,

Nebe,78/ 34: Ve içki dolu kâse(ler).

…..

İMDİ: “ve kevaıbe : ve genç etrâbâ(etrâben: -ETRABEN : AYNI YAŞTA, YAŞIT TOMURCUK veya TURUNÇ Göğüslü  YAŞIT KIZ/lar” demek olduğunu “kabul ettiğimiz için”, “Göğüsleri Tomurcuklu” veya “Turunç Göğüslü” ve de “Aynı Yaşıt Kızlar” tanımlamaları ile “Dolu Kadehler” tanımını da ANLAŞILABİLECEK bir şekilde izah edeceğim. Bunu yaptığımda, KUR’AN-I KERİM’de yer alan bu TANIMLAMANIN, “Dünyada/KÂİNATIMIZDA YAŞAMAKTA OLAN KADIN’LARI “Aşağılayacak” bir husus BULUNMADIĞINI DA ortaya koymuş olacağım.

Şimdi de “sorun!” görüleni hemen herkesin kavrayabileceği şekilde izaha çalışacağım:

1-“DÜNYADA, yani KAİNÂT EVRENİ’nde yaşamakta olan KADIN” ile “içerisinde CENNET’in bulunduğu “AHİRET EVRENİ”nde, AYNI YAŞIT KIZ(lar)” tanımı ile tanımlanan “varlıklar”, AYNI YAPIDA mıdırlar?

VE DE …

“Dünyada/KÂİNATIMIZDA yaşayan KADIN(lar)DAKİ “Göğüsler” ile “AHİRET EVRENİ’nde yer alan “CENNET”de bulunacağından SÖZEDİLEN KADINLAR/HURİLER’deki “TOMURCUK (vb.) GÖĞÜS/ler”, “Aynı Göğüsler(ler) midirler?

Kısaca, “AYNI Kadın VARLIKLAR” ve “AYNI” GÖĞÜSLER Mİ sözkonusu edilmektedir?

2-“Dünya/KÂİNAT EVRENİ yaşamındaki KADEH ve ŞARAP” denilen ile “AHRET EVRENİ’ndeki yer alan CENNET içinde sözedilen “KADEH ve ŞARAP”, “Aynı şeyler midirler?

…..

İŞTE.. BU SORULARA verilecek cevaplar; “KUR’AN-I KERİM’de, “KADINLARI AŞAĞILAYACAK” bir durum olup olmadığının CEVABINI DA ortaya koyacaktır.

Bu cevaba ULAŞABİLMEK İÇİN İSE “sahip olmamız gereken” bir “BİLGİ” bulunuyor. ŞİMDİ onu belirtiyor; YAŞADIĞIMIZ Dünyanın İÇERİSİNDE bulunduğu “KÂİNAT EVRENİ” ile KIYAMET (Big Crunch) hadisesi sonrası YAŞAYACAĞIMIZ (içerisinde Cennet ve Cehennemin de bulunduğu) “AHİRET EVRENİ’’, “Aynı özelliklere SAHİP DEĞİLDİRLER” diyorum.

…..

İşte, BU “AYNI OLMAYIŞ/FARKLI OLUŞ” durumu; sorduğumuz sorulara ARADIĞIMIZ CEVAPLARIN anlaşılabilir olmasının “Köken Bilgisi” demek OLUYOR.

“Allah’ın İLMİ” demek olan “BİLİMSEL GERÇEKELERE uygun da OLAN bu görüşümü” aşağıda sizinle paylaşıyorum:

YAŞADIĞIMIZ Dünya/KAİNAT SİSTEMİ ve İÇERİSİNDEKİLER, “DÖRT (4) TEMEL KUVVET” üzerine İNŞÂ edilmiş BULUNUYOR. Bunlar:

1-KÜTLE ÇEKİM KUVVETİ

2-ELEKTROMANYETİK KUVVET

3-ZAYIF NÜKLEER KUVVET

4-ŞİDDETLİ NÜKLEER KUVVET.

Kainatımızın İİLK BAŞLANGICINDA “TEK KUVVET” olan bu “DÖRT (4) TEMEL KUVVET” işleyişi aynı zamanda; Dünya/KÂİNAT’ımızın -KADIN ve ERKEK dahil, içerisinde yaşayan herşeyin- “ÖLECEK OLMASI” demek de oluyor. 

-DİĞER TARAFTAN…

“AHRET EVRENİ ve içerisindekiler”,   Kâinat Evreni’nin inşâ eden “DÖRT (4) TEMEL KUVVET” ile “İNŞÂ EDİLMEDİĞİ” için, “ÖLECEK DEĞİLLER”; CENNET’de YAŞAYACAKLAR “SONSUZ/Ölmeden” YAŞAYACAKLARDIR.

Bu gerçeği ŞÖYLE İFADE EDERSEK : Yaşadığımız Dünya/KÂİNAT EVRENİ’mizin, “ÖLÜMLÜ” olmasına karşın; Yaşayacağımız “AHRET EVRENİ”mizin “ÖLÜMLÜ OLMAMASI” hâli, “HER İKİ EVREN” sistemimizin “FİZİKSEL SABİTELERİ”nin “AYNI OLMADIKLARI” demek DE oluyor.

Bu “FARKLI YAPI” durumu ise yaşadığımız EVREN SİSTEMİ’ndeki tüm insanlığın; ACI, SEVGİ, AŞK, ZEVK, NEFRET, KÜSLÜK, BAŞAĞRISI, KEDER, ÜZÜNTÜ vb.. şeklinde tanımladığı DUYGULARIN; “Cennet/AHRET EVRENİ” içinde “AYNI ŞEKİLDE HİSSEDİLECEK DUYGULAR OLMAYACAĞI” demek oluyor. Benzer şekilde, Yaşadığımız KÂİNAT EVRENİ’nde İHTİYARLAMAK, YAŞLANMAK ÖLÜM DE olurken, “Cennet/AHRET EVRENİ” için İHTİYARLAMAK, YAŞLANMAK, ÖLÜM DE sözkonusu OLMAYACAK demek de oluyor.

Haliyle de FİZİKSEL SABİTELER “FARKI”, YAŞADIĞIMIZ BU evrendeki “KADIN” dediğimiz VARLIK ile; Cennet’in de yer aldığı AHİRET EVRENİ’nde bulunacak “HURİ-AYNI YAŞTAKİ GENÇ KIZ-KADIN” da “AYNI ÖZELLİKLİ yapıdaki KADIN” yapmamaktadır. “HER İKİ EVREN’İN” yapılarındaki FİZİKSEL SABİTELERİN “FARKLI OLMASI” sebebiyle, Dünya/KÂİNAT EVRENİ’ndeki “KADIN’ların YAŞI”,  hiçbir zaman “HEP AYNI YAŞ’TA” olmayacaktır. YAŞADIĞIMIZ bu EVREN’de tüm kadınların “HEP AYNI YAŞTA” olmaları gibi bir durum OLMADIĞI DA zaten bilinebiliyor. Buna karşın ise AHİRET EVRENİ için sözedilen “Kadın-Huri-Genç Yaşıt Kızlar” ise “HEP AYNI YAŞTA olacak, HEP de GENÇ KALACAK’lardır.

AHİRET EVRENİ’nde, SAÇILMIŞ BİRER İNCİ SANILACAK (Cennet ehline hizmet için) ÇEVRELERİNDE (HEP AYNI YAŞTA KALACAK) ÖLÜMSÜZ GENÇLER DOLAŞACAĞI da zaten bildirilmektedir (İnsan/76:19). Dolayısıyla da “Tomurcuk Göğüsler” veya “Turuncu Sineli” YAŞITLAR DA olabilir olacaktır. Haliyle de CENNET mekânı içerisinde bulunacağı SÖZEDİLEN kadın/kız tipleri; hiç şüphesiz ki Yaşamakta olduğumuz DÜNYA’dan BİLDİĞİMİZ bilgisizlikleri sebebiyle İSLAM olana düşman KADIN- KIZ TİPLERİ zaten OLMAYACAKTIR.

Dünyadaki “sâliha eşler” ile Cennet’teki “Huriler’in” YARATILIŞLARI  zaten “AYNI” DEĞİLDİR. Yani, CENNET’TEKİ KADIN TİPİ; Dünya/KAİNAT’’taki “KADIN YARATILIŞI” gibi “YARATILMAMIŞ”LARDIR.

İşte ayetler :

“…BİZ ORADAKİ KADINLARI (Hurileri), YEPYENİ BİR YARATILIŞLA YARATIP, suret ve sîretlerini SON DERECE GÜZELLEŞTİRDİK. Böylece ONLARI, ashab-ı yemin için BAKİRE KIZLAR, KOCALARINA âşık YAŞITLAR KILDIK.”(Vakıa, 56/34-38)

“Onların beraberinde, GÖZLERİ KOCALARINDAN BAŞKASINI GÖRMEYEN yumuşak bakışlı, AYNI YAŞTA GÜZELLER vardır.”(Sad, 38/52)

“Oralarda gözlerini yalnız eşlerine çevirmiş güzeller var ki, BUNLARDAN ÖNCE ONLARA NE İNSAN NE DE CİN DOKUNMUŞTUR.” (Rahman,55/56) 

….

Bu noktaya kadar yaptığımız açıklamaların kabul edilemez bir yönü yoktur. İMDİ DE; Nebe,78/ 34. Ayetiyle bildirilen; “VE İÇKİ DOLU KÂSE(ler)” tanımlamasının açıklamasına gelince:

“YAŞADIĞIMIZ EVREN” ve “YAŞAYACAĞIMIZ Cennet-Cehennem/AHİRET EVRENİ”nin “FİZİKSEL SABİTE FARKLILIĞI” sebebiyle “KADEH-İÇKİ” TANIMLAMALARI da “AYNI ÖZELLİKLİ” değil; birbirLERinden “FARKLI” özellikli olmaktadır.

Mesela, KUR’ÂN, “DÜNYA ŞARABINI”, “Şeytanın işinden bir pislik”(Mâide, 5/90) ve “Günahları faydalarından büyük”(Bakara, 2/219) ŞEKLİNDE NİTELENDİRİLDİĞİ hâlde, “AHİRET EVRENİ’ndeki ŞARAP” İÇİN; “Gayet temiz Ahret Şarabı”(İnsan, 76/21) veya “Bu şaraptan ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir. ” tanımlaması(Vakıa:56/19); “Orada karışımında zencefil olan (dolu) kadehlerde (CENNET şarabı) (İnsan/76:17)” tanımı “FARKI” da bulunuyor.

Bu durumda “NASIL BİR AKIL”, “Dünyada HARÂM olan İÇKİ’nin, AYNEN CENNET’de DE VAROLABİLECEĞİNİ ileri sürer?

Üstelik, CENNET’teki ŞARAP’TA/içkide NE SERSEMLETME VARDIR(Saffat- 47) ne de onunla SARHOŞ OLUNUR gerçeği de BİLDİRİLDİĞİ de hâlde.

Böyle bir düşünceye tabii ki “AKIL” değil, “AKILSIZLIK” denilir.

Dolayısıyla da “YAŞADIĞIMIZ EVREN” ile “YAŞAYACAĞIMIZ (Cennet-Cehennem) EVRENİ” için,  “AYNI/Özdeş TANIMLAMALAR” ve de bu farklı “iki mekânda AYNI HİSLERİ-DUYGULARI yaşamayacağımızı da BİLMEMİZ gerekiyor.

NORMAL BİR AKIL; “YAŞADIĞIMIZ EVREN’de Güneşten ve Soğuktan ŞİKAYET ETTİĞİMİZİ bilir. DİĞER TARAFTAN.. AHRET EVRENİ’NDE; NE BİR GÜNEŞ (sıcağı) NE DE ŞİDDETLİ BİR SOĞUK GÖRÜLMEDİĞİ bildirilmesi de (İnsan/76:13-14), AYNİLEŞTİRMEYİ yasaklamaktadır! Bu durumda her iki evren için –KADIN denilen VARLIK için de AYNİLEŞTİRME yapılamaz.

Nebe,78/33. Ayeti ile “KUR’AN’da KADIN’ın AŞAĞILANDIĞI iddiasına, SÖZEDİP DURDUĞUM “AYNI OLMAYIŞ” noktasından baktığımızda, AKILDIŞI “iddia sahiplerinin” ; en hafifinden, “SAÇMALAMIŞ” olduklarını anlamamız da kolaylaşıyor.

Yok hâlâ KAFASI BASMAYAN varsa EĞER, “her iki evrenin” MEKANSAL FARKLILIĞINI ortaya koyan ayetleri de sunayım:

Rabbinizden bir mağfirete; Allah’a ve peygamberlerine inananlar için hazırlanmış olup genişliği gökle yerin genişliği kadar olan cennete koşuşun…” Hadid (57) 21 

Rabbinizin bağışına ve takvâ sahipleri için hazırlanmış olup genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşun!” İmran (3) 133

…..

Kur’an; “AKLEDİP DÜŞÜNMEZLER Mİ?”, diye boşuna buyurmuyor.

Ne işi var “Tomurcuk-Turunç göğüslerin, nar memelerin, Kuran-I Kerim’de DİYE SORAN CAHİLİYET: Kur’an-ı Kerim, seni her alanda BİLGİLENDİRİYOR… EY KARA CAHİL, “SANA; Yaşamakta olduğumuz “UZAY kainat EVRENİ” yanında, Yaşayacağımız “AHRET EVRENİ”NE AİT “BİLGİLER” de VERİYOR.. AKIL sana da NİMET olarak verilmiş;  ÇALIŞTIRSANA!…

Belki UTANIRSIN; Cennet ve Nimetleri SADECE ERKEKLERE DEĞİL, KADINLARA DA VAAD EDİLMİŞTİR:

ALLAH, MÜMİN ERKEKLERE ve MÜMİN KADINLARA, içinde ebedî kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler VÂDETTİ.” Tevbe (9) 72

EZ CÜMLE: BU dünya/KAİNAT -geçici- SINAV YERİ; “SINAV SAHİBİ” tarafından ÖNCE “bilgilendirme” yapılmış, SONRA DA “sınav şartları” konulmuş.. Şartlara uyan SINIFI geçer. DERSİNE ÇALIŞMAYIP “Sınav şartlarını YARGILAYAN”, zamanı boşa geçirdiğini “sınavın bitiş zili” ile KAVRAYACAKTIR. DUYMAK İSTEMESE DE…

“TESLİM OLMAYANI, İSLAM, TESLİM ALIR!”