Bayrama denk gelince, ‘Kurban’ hadisesini yine yazacağım, bu yazımda; Hz.İbrahim (Baba) ve Hz.İsmail (Oğul) ile özdeşleştirilmiş “İbrahim’in kurbanı/Koç” rivayetinin yerine, “bir başka hayvan” olması gerektiğiniortaya koymaya, bu defa da “bazı kafalara sokmaya” çalışacağım…

***

Bilindiği gibi ‘Kurban’, “peygamberler/insanoğlu tarihi” boyunca uygulanagelen bir gelenek/ibadet şeklidir. Aşağıdaki ayette bildirilen de budur :

Biz her ümmete -(kurban kesmeye uygun) hayvan cinsinden kendilerine rızık olarak verdiklerimiz üzerine Allah’ın adını ansınlar diye- kurban kesmeyi gerekli kıldık…O’na teslim olun…” (Hac:22/34).

İlk kurban” ibadeti’nin, ilk insan topluluğu ile birlikte başladığı ise, Kur’an-ı Kerim’in, “iki kardeş”haberinde bildirilmiştir :

Onlara, Adem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen kardeş, hased ederek), “Andolsun seni öldüreceğim” dedi. Diğeri de “Allah ancak takvâ sahiplerinden kabul eder” dedi..” (Maide-5/27)

***

“Kurban” kesiminin, Hz.Adem devrinde başladığı kesin olmasında rağmen de, “ilk uygulayıcısı” Hz.İbrahim’miş gibi “yanlış bir algı” vardır. Bunun sebebi, Hz.İbrahim ve oğlu Hz.İsmailin, “Allah’ın emrine, tam bir teslimiyet” konusunda verdikleri “başarılı imtihanın” hatırasıolmuş gibidir.

Allah’ın, sıklıkla yaptığı, “Akletmez misiniz? şeklindeki uyarısından hareketle, akledilmesini istediğimizsorun/konu da bu hatırada; sözkonusu teslimiyeti bildiren Kur’an-ı Kerim kıssasına istinaden anlatılan, “gökten inenveya dağdan gelen Koç” rivayetlerindebulunuyor.

***

Saffat Suresi’nin 100-107 nolu ayetlerinde yer alan “Kurban kıssası”nda, Hz.İbrahim’in; duaları sonucu halim bir erkek evlatla (Hz.İsmail) müjdelendiği ve çocuk babasıyla koşup oynayacak büyüklüğe geldiğinde, Hz.İbrahim’in rüyasında onu kesiyorken gördüğü ve durumu oğluna açıp ne düşündüğünü sorduğunda da; –Babacığım emredildiğin şeyi yap, inşallah beni sabredenlerden bulursun şeklinde cevap aldığı ifade edilmektedir:

O : “Rabbim! Bana sâlihlerden olacak bir evlat ver”, dedi.

İşte o zaman biz onu uslu bir oğul ile müjdeledik.

Babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa erişince: Yavrucuğum! Rüyada seni boğazladığımı   görüyorum; bir düşün, ne dersin? dedi. O da cevaben: Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun, dedi.” (Saffat:37/100-102)

Baba-Oğul birliktesamimi kişilerin münafıklardan ayrıldığı, açık ve zor bir imtihanı başarmış olduklarını da ayetlerin devamından öğreniyoruz :

Her ikisi de teslim olup, onu alnı üzerine yatırınca:

Biz ona: ” Ey İbrahim!” diye seslendik.

Rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız.

Bu, gerçekten, çok açık bir imtihandır.

Biz, oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik.” (Saffat-37/103-107)

İmtihan’ın “başarıldığını” bildiren bu ayetlerden önce, insanlığın başlangıcında; Hz.Adem dönemindeki “ilk kurbanları” takdim eden ‘iki kardeş’ haberine bakarsak da, orada bildirilen şu idi:

(Kurbanı kabul edilmeyen kardeş, hased yüzünden), “Andolsun seni öldüreceğim” dedi. Diğeri de “Allah ancak tâkva sahiplerinden kabul eder” dedi (ve ekledi). “Andolsun ki sen, öldürmek için bana elini uzatsan (bile) ben sana, öldürmek için el uzatacak değilim. Ben, âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım.” (Maide:5/27,28)

Yukarıdaki ayetlerde bildirilen “iki kardeş (Habil ve Kabil)” haberinde; ‘Habil’in yaptığı tercih “ilk teslimiyet”; ‘Kabil’in tercihi ise, “ilk teslim olmama/ilk isyan” hâli oluyor.

Yeryüzünde insan iradesine verilen “İYİ”yive“KÖTÜ”yü seçme tercih’inin, “Doğru” ve “Yanlış” kullanılışının ilk örneği” de bu hadisede görülüyor.

***

Yeryüzündeki “ilk kurban”; “Habil ve Kabil” hadisesini anlatan rivayetlerdeHabil’in kurban olarak HayvanKabil’in ise, Buğdaytakdim ettiğinden söz ediliyorsa da; şahsi kanaatime göre, Kabil de Habil gibi, o dönemdeki ilk insan gruplarıyla birlikte “mutlaka olması gereken” Koyun, Keçi, yani, “Küçükbaş hayvan” kurban etmiş olmalıdır.

***

İşte..

Habil ve Kabil’in geçirdikleri sözkonusu bu “ilk imtihana” benzer bir “imtihan” da, onlardan en az 7-8 bin yıl sonra; M.Ö.1800 civarı yaşayan Hz.İbrahim ve Hz.İsmail’in geçirdikleri –yukarıda söz ettiğimiz– imtihan oluyor.

Baba ile Oğulun; Allah’ın emrine teslimiyetleri (imtihan) sonucu kazanılan şey ise şu oluyor :

Biz ona: ‘Ey İbrahim!’ diye seslendik. Rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Bu, gerçekten, çok açık bir imtihandır. Biz, oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik.” (Saffat:37/104-107).

İşte, sorgulanmasını istediğim konu da bu; Saffat:37/107’de yer alan ayetteki;

Biz, oğluna bedel ona Büyük bir Kurban verdik.”

haberindeki, “Büyük Kurban” tanımının “ne olup olmadığı” sorunu oluyor…

***

İslam geleneğindeki rivayetlere dayalı bilgilere göre, ayette söz edilen kurban, ‘Koç’tur. Sözedilen bu Koç’un, ne olup olmadığı hususunda ise, çeşitli görüşler bulunuyor. Kimileri bunun, Hz.Âdem’in oğlu Habil’in, kurban olarak Allah’a sunup, Allah’ın kabul edip (göğe çektiği) Koç olduğu.. bu hayvanın Hz.İsmail’in kurban edilmesi eylemine karşılık fidye olarak gönderinceye kadar Cennette otladığı.. Cebrâil’in yanında bir Koç ile gökyüzünden indiği.. veya kurbanın dağdan aşağı inen beyazımsı bir koç olduğu.. Hz.İsmail’in yerine bu Koç’un kurban edildiği rivayetleri bulunuyor.

***

Rivayetlerden gelen “Koç” haberi, yani, hayvanın “küçükbaş hayvan” olması haberi ise, ayette (Saffat:37/107’de)bildirilen “azîm (Büyük) hayvan” haberi ile çelişiyor.

Bu çelişkili durumu ortadan kaldırmak için de, “âzim”ifadesini kimileri, “maddî”olarak “iri cüsseli”; bazıları da “manevi azamet”diye tefsir etmiş bulunuyor.

Fakat…

Kur’an’ın her haberini bir “bilimsel bildiri” olarak gören ‘Bendenizin’, bilim/İslam dünyasının önüne “çözülmesini koyduğum” sorun da, kurban edilen hayvanın, sözkonusu bu “azim (büyükolma” hâli oluyor.

***

Acaba, o “azîm kurbanlık” ne idi?

Hiçbir şeyi sebepsiz bildirmediğine inandığım Kur’an-ı Kerim, haberini neden bu şekilde bildirmişti?

Cevabını aradığımız soru da bu oluyor.

 Bu cevabı bulabilmek için, Hacc Suresi’nin 36’nci ayetine baktığımızda, ayette; ‘büyükbaş hayvanların Kurban edilişinin’ bildirildiğini görüyoruz:

Biz, büyük baş hayvanları da sizin için Allah’ın (dininin) işaretlerinden (kurban) kıldık…Şu halde onlar, ayakları üzerine dururken üzerlerine Allah’ın ismini anınız (ve kurban veriniz)…İşte bu hayvanları biz, şükredesiniz diye sizin istifadenize verdik.”   (Hacc-22/36).

Hem, Hacc-22/36’nci ayetindeki; “Biz büyük baş hayvanları da…kurban kıldık” bildirisinden; hem de, Saffat-37/107’de geçen “..büyük bir kurban verdik.” bildirisinden hareketle, “sözedilen Kurban” hayvanının, küçükbaş bir hayvan olan Koç değilbüyükbaş hayvan olan Deve olduğunu anlamamız mümkün olabiliyor.

***

Bu düşüncemiz, Kur’an’ın; yaratılan davarlardan söz ederken önce, Koyun ve Keçi gibi Küçükbaş hayvanlardan; sonrasında ise, Büyükbaş hayvanlar olan, Deve ve Sığır’dan söz etmesi haberine de (Enam-143,144) uygun düşüyor.

Uygarlığın Tarihi” isimli eserimde okunabileceği gibi de; Koç/Koyun ve Keçi’nin, yaklaşık M.Ö.10.000 civarında başlayan “Hz.Adem dönemiyle”birlikte yeryüzünde bulunuyor olması da, gökten veya dağdan Koç inmesini veya gelmesini de gerektirmiyor zaten.

Kurban’ın, “Koç olduğu” ile ilgili rivayetlere de yer veren Elmalı (Saffat-37/107) Tefsiri’nde; “Bazıları da demişlerdir ki, azameti ondan sonra sünnet ve din olması itibariyledir.” şeklindeki haber de zaten, ayette bildirilen Kurban’ın, Küçükbaş hayvan değil”, Büyükbaş hayvan olduğu şeklindeki görüşümüzü de desteklemektedir. Demek ki de, İslam geleneğinde, bizim görüşümüz, “üzeri örtülü” olarak bulunsa da zaten vardır.

Dolayısıyla da, Hz.İbrahim devri (-İbrahim’in kurbanı) Koç değil; büyükbaş hayvanların (deve’nin..hatta sığır’ınkurban olarak kesilmeye “ilk başlanıldığı”; Sünnet olarak “ilk uygulandığı” dönem oluyor. Bu dönem öncesinde “kurban ibadeti” için, Koyun ve Keçi gibi Küçükbaş hayvanlar “kurban” edilirken, ilk kez bu dönemdeBüyükbaş hayvanların“kurban” kesilmeleri emri uygulamaya geçmiş-Sünnet oluyor.

***

Kur’an-ı KerimSaffat:37/107 ayeti ve onu destekleyen Hacc-22/36 ayetinde, Hz.İbrahim döneminde “kurban” edilen hayvanın “Büyükbaş hayvan” olduğunun bildirilmesi ile, o döneme kadar “kurban” olarak kesilen Koyun, Keçi gibi Küçükbaş hayvanlardan sonra artık, Büyükbaş hayvanların da “kurban” olarak kesilmeye başlanması “izninin verildiğini”, yani, “bu Sünnetin” ilk uygulanışını bize bildirilmiş bulunuyor.

Benim bu görüşüm ilk olarak, 05.02.2004’de; sonram bir yerel gazetede, 21.12.2007 tarihinde yaptığım bir tespit oluyor. Bu öngörü, bir tez veya kitap eser olması gerekir ama, ne şu partiden, ne de bu partiden; ne nurcu, ne de karşıtı; ne o tarikattan, ne de bu tarikattan olmadığım; “Kendimi (sadece) Müslüman olarak anılmayı” tercih ettiğim içinyasaklandığımdan”, şahsen Ben bunu yapsam da, yayımlanmaz; o sebeple, yapana, destek benden diyorum…

NOT: Ben “Kurban bayramının” gelişini, insanların danaların peşinden koşmalarından değil, “Danaların(Akledemeyenlerin)”, kurban kesilmesini kovalamalarından anlıyorum.. da demiştim…

Bayramınız mübarek olsun

Ahmet MUSAOĞLU